Normal zamanlarda olsak, çalıştığım hedyelik eşya dükkanındaki işlerin yoğunluğundan ve bundan kaynaklı şiddetli ayak ağrılarımdan, aşırı yorgunluktan, kendime bile zaman ayırma imkanım olmadığından, bunları yazamazdım.
Corona dolayısıyla bir süreliğine ücretli izne ayrıldım. Bu, tabii ki yeterince müşteri gelmediğinden, patronumuzun kararıyla oldu. Şimdi tadilat yapılıyor. Beni arayıp gelip gelmeyeceğimi sordular. Aslında çalışmak istemiyorum. İşten atılmak ise şu anda coronadan sonra başıma gelebilecek en büyük felaket olur. Senelik iznimin tamamını kullanma konusunda izin verdiler. Astım hastasıyım. Risk grubundayım. Benim gibi aslında şu ara calışmak istemeyen fakat ne yapacaği konusunda şaşkın, kendini çaresiz ve kimsesiz hisseden milyonlarca insan var.
Birçok kimsenin, bu virüsün ne olduğunu tam olarak kavrayamadığını düşünüyorum. Buna yakınlarım da dahil. Ben bir bilim insanı değilim. Virüsün oluşumu hakkında yeterince bilgi sahibi olduğum söylenemez. Buna rağmen ilk başladığı Çin'den itibaren bu güne gelinceye kadar, dehşetle tüm olan biteni, yaşanan acıları izliyorum. Dünyadaki can kayıplarına baktığımda ülkemin insanlarının yaşayacaklarını birçok insan gibi gercekleşmişçesine hissediyorum.
Yüzbinlerce insan ölebilir. Bunu söylemek, insanlarda kaos ya da panik oluşturmak anlamına gelmesin. İyimser tablolarla insanları sakin tutmak ya da virüsü, olduğundan daha basit göstermeye çalışarak herhangi bir insanın atlatabileceği bir şeymiş gibi sunmak, bi hayal dünyası kurmak, bugünü kurtarabilir fakat yarınlarda olabileceklerin önüne geçemez.
Başlarda bazı tv kanallarında hatta çoğunda basite indirgendiği için halkta oluşan yargıyı kırıp ciddiyetini kavratabilmek çok zor.
Kimleri öldüreceği ile ilgili kesin bi karar veremeyiz. Gençlerin ya da bağışıklığı tam olanların kurtulacağı gibi bir genelleme yapmak, insanları önlem almada ciddiyetsizliğe sürüklüyor. Tv yayinlarında ve yapılan diğer yayınlarda, açıklamalarda buna çok dikkat etmeliyiz. Kaldı ki benim herhangi bi rahatsızlığı olup normal şartlarda yaşayabilecek insanım niye ölsün. "Yaşlı olduğu için kaybediyoruz" dediklerimiz neden ölsün. Onlar birilerinin annesi, babası, kardeşi ya da eşi değil mi? Yüzdelerin arkasında, bir zamanlar yaşamış insanlar yok mu? Tek bir vatandaşımızın dahi canının yanmasına müsaade edebilir miyiz?
İtalya, İspanya ve ABD çok zor durumda. Ne kadar iyi bir sağlık sistemi kursa da hiçbir ülke, aynı anda binlerce hastanın tedavisi gibi bir yükü kaldıramaz. Kaldıramıyor da. Çin, başlangıçta bunu gizleyip yeterli önlemler almadığı için tüm dünyaya yayilmasına sebep oldu ve devlet olarak büyük bir felalete yol açtı. Ancak kendi ülkeleri açısından, daha sonra izolasyon konusunda sert tedbirler aldikları için kontrol altına alabildiler. Aksi takdirde yok edilemez bir virüsten bahsediyoruz.
İnsanlar biraraya geldiği müddetçe bunun önüne geçilmesi imkansız. "Evde kal" deyip ertesi gün işe gitmek konusunda "Sen bilirsin istersen git" demek cok yanlış. Bırakalım her seyi. Hayat tamamen dursun. Üç haftadan bahsediyorlar. Bu kadar bi zaman kimsenin evlerinden çıkmayacakları bir önlem alalım. Artık paranın ya da aç kalmanın da bi önemi yok. Değişik vesilelerle yardımlar yapılıyor bi şekilde ayakta durmaya çalışırız. Ekonomi, itibar, seçilmek, iktidar ya da muhalefet olmak gibi, bizi önlem almaktan alıkoyacak her şeyden vazgeçelim.
Tedbir almazsak çok insan ölecek. Geriye dönüp bakıldığında alınmayan sorumluluğun, tereddüt edilip verilemeyen kararların faturası inanın çok yüklü olacak. Ölen insanların hesabını soracaklar sizden. Yapılan hataları ve yapılmayan ne varsa hepsinin hesabı sorulacak. Şehir ve bölge bazında da olabilir. Tüm ülke aslında psikolojik olarak sokağa çıkma yasağı gelmesini bekliyor. Biliyor ki bu karar alınmadığı müddetçe, işe gitmek zorunda kalacak ya da bazı sorumsuzlar sokaklarda dolaşmaya devam edecek.
Bu ülke insanlarının güvenerek seçtiği yöneticilerimize ve tüm muhalefet partilerinin liderlerine söylemek istediğim; Partilerüstü davranmanın zamanı. Birlik ve beraberlik içinde, gelmekte olan felaketi durdurma zamanı. Siyasi çekişmeleri bir kenara bırakma zamanı.
Geç kalmayalım...