9 Haziran 2020 Salı

ŞEMS VE MEVLANA

     
Sems ve Mevlana


       Deniz sonsuzluğu, damla da yokluğa ermek isteyen insanı temsil ediyor. İnsan hakikate ulaşınca ondan başkasının olmadığını anlar. Kendisinin de bu denizde bir parça olduğunu hayretle görür. Hatta parça bile olmadığını farkeder. Zindanda olmamızın tek amacı, o denize atlayacak cesareti elde etmemiz içindir. Biz dünyamızda yaşadığını zanneden tutsaklarken, O bize kurtulma fırsatını vermiş. Fakat bizde cesaret var mı yokmu onu test ediyor. Öyleyse ruhunu O'nun gören her ruhu da O'ndan görür. Peki öyleyse görünen kimdir? Kimi görmektedir. Her göz ile seyreder, her göz ile seyredilir. İmtihan sırrını kavrayanlara bu kolay gelir. Kavrayamayan için dünya bir zindan ve vahşet yeridir.

      Şems Mevlana'yı neden çok sevdi bilir misiniz? O güne kadar onu tam olarak anlayan çıkmamıştı. Mevlana ise Şems'i gördükten sonra Hakk'ı daha önce hiç görmediği şekilde seyreyledi. Bu yüzden de ayrılık acısıyla yandılar.

     Şems çocukken de tuhaf geliyordu insanlara. Göğe baktığında ötesini, yere baktığında içinde sakladıklarını, insanlara baktığında ruhlarını görüyordu. insanlarla kavga etmiyordu aslında. Nefisleriyle tartışıyordu. Samimiyetsizlikten bıkmıştı. Mevlana'da önyargısız bir anlayış, hesapsız bir kalp, sorgusuz sualsiz kabul gördü. Gönül kapısını sonuna kadar açtı. Mevlana gördüğü güzellik karşısında kendinden geçti. Artık ondan sonra geri dönülmez bir sarhoşluk içine düştü.

    Şems Mevlana'ya şöyle dedi.

    Dilsiz dudaksız sözler söyleyeceğim sana        
    bir şeyler anlatacağım bütün kulaklardan gizli, 
    herkesin ortasında konuşacağım;
    ama senden başka duyan olmayacak…

    Neden hiç bir araya gelemediler?  Varlık tümüyle imtihan üzerine kuruludur. Kolaylık, zorluk, acı, mutluluk, sevmek ya da sevilmemek, düşmek ve arkasından kalkıp yola devam edebilmek insan için bir döngüdür. Herkesin imtihanı farklıdır. Onlarınki çok ağırdır. Bunu gerçek fedakarlık ve sevgiyi bilmeyen anlamaz.

    Birbirlerinin zarar görmesine katlanamayacakları için bir daha birbirlerini hiç ama hiç görmediler.