26 Temmuz 2017 Çarşamba

OLASI DEPREM

Deprem

             Aslında hep aklımda, hiç gitmiyor...

             O, sarsıntı sonrası ortaya çıkan çaresizlik, güvensizlik hissi. Yaşadığın dünyanın boşlukta dolaştığı yetmiyormuş gibi, bir de kürenin dışındaki güvenli kaya parçasında olduğunu zannederken, öyle olmadığını hissettiren o korkunç hareket. Çorum'da deprem olduğunda ilk defa farkına varmıştım. Bu şiddetle devam etmesi halinde başımıza gelebilecekleri ilk o zaman anlamıştım. Sonra bir gün duvar üzerimize doğru geliyor gibi oldu. Sene 99'du. Ben depremin olduğu yerden çok uzaktaydım fakat artık dünya o gün, güvenli olmaktan  çıkmıştı. Orada yaşanan felaketin boyutları sabah gün yüzüne çıkar gibi olmuştu. İlerleyen zamanlarda da daha önce hiç yaşanmamış bir yıkımla karşılaştığımızın farkına varmıştık. Ölen, yaralanan ve sakat kalan çok sayıda insan vardı.

             2010 yılında yayımlanan Meclis Araştırması Raporu'na göre 18.373 kişi hayatını kaybetti. 48 bin 901 kişi ise yaralandı. Resmi rakamlara göre 17.480 ölüm, 23.781 yaralı, 505 sakat ve 285.211 konut'un da hasarlı olduğu tespit edildi. Vikipedi de verilen rakamlar ise daha fazla 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olduğu söyleniyor.

              İzmit depremi öncesinde farklı şiddette çok sayıda deprem kaydedildiği fakat bunların Kandilli rasathanesi tarafından silindiği söylentiler arasında. Şimdi böyle bir şeyin yapılması oldukça zor. Bu tür hareketlilikler çok kişi tarafından takip ediliyor. Şu anda Türkiye'de büyük bir hareketlilik olduğu net bir şekilde gözlemleniyor. Belki de büyük bir deprem olmayacak fakat olma ihtimali üzerine konuşmak daha akıllıca gibi geliyor bana.

              Çanakkale'de son dönemlerde  ard arda hissedilen sarsıntılar sonrasında, bilimsel olmaktan çok uzak ve sorunun çözümüne hiçbir katkısı olmayacak şeyler söylendi. Bazı komplo teorileri gündeme getirildi ki, bunun neden olduğunu bir türlü anlayamadık(!) Sonra Manisa'da ve ardından İzmir'de, insanları sokağa dökecek kadar korkutan depremler tekrar hatırlamamızı sağladı. Bu yazıyı ilk hazırlamaya başlama tarihim Çanakkale'de depremlerin olmaya başladığı ilk günlerdi. Üzerinden aylar geçti. Depremler başka bölgelere kayarak ve sayısı da artarak devam etti. Bunca zaman bu kadar çok depremin ard arda olması oldukça korkutucu. Artık bırakalım boş lafları da olabileceklere bir bakalım.
     
              Prof. Dr. Mustafa Erdik ile Dr. Doğan Kalafat, İstanbul’u bekleyen büyük tehlikeyi Posta gazetesinde yorumlarken şunları söylüyorlar:

              Büyük İstanbul depremi senaryosuna göre, 7,2 büyüklüğünde 1 dakikalık depremde 30 bin bina yıkılacak. İstatistiklere göre her binadan ortalama 1 ölü, 4 de yaralı çıkarılıyor... Böylece 30 bin kişinin öleceği, 120 bin kişinin de yaralanacağı hesaplanıyor.

              Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, NTV televizyon  kanalında yayınlanan bir programda, Marmara depremi ve sonuçlarına ilişkin şunları söylüyorlar:
           
             Marmara'da en az 7,2 büyüklüğünde bir deprem beklediklerini açıklayan Prof. Görür, "Kırılacak parçaya da bağlı. Orta Marmara Çukuru'ndan Adalar'a kadar gelen kol 110 kilometre uzunluğunda. O kırılırsa 7,3 gibi deprem bekliyoruz"

            "Bu bakımdan bir önceki deprem kadar yıkım etkisi yaratabilir" diyen Görür, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Çok ciddi, çok büyük bir deprem bu. Diğer bir olasılık da Adalar'ın güneyindeki fay parçası kırılırsa o da 60 kilometre uzunluğunda. O en fazla 7.0 büyüklüğünde, diğer faylar da 6.0'lar seviyesidedir.

             Görür, ayrıca deprem sonrası oluşabilecek tsunamiye de dikkat çekerek geçmişte 10 metre boyunda dalgaların görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp de "7 ve üstü büyüklüğünde bir depremde 300 bin yapı yıkılabilir, 100 bin vatandaşımız yaşamını yitirebilir" diyor.

             7 büyüklüğünde tahmin edilen bir depremin sonuçları aklımızın alamayacağı sonuçlar doğuracaktır. Binlerce bina yıkılacak binlerce insan ölecek ya da sakat kalacak. Biz, tamamen hazırlıksız yakalandığımız böyle bir felakette, yine "Yaraları saracağız" nutukları dinleyeceğiz. Dinleyebilecek miyiz?

             Bazı deprem uzmanlarının yaptıkları yüreklere su serpen açıklamalar da olasılığı engelliyor değil. Tamam ben biraz bu konuda fazla korkuyor olabilirim ama hiçbir şey olmayacak korkmayın da ne? Biz ne yapıyoruz ona bakmak lazım. Mesele Marmara da değil. Sanki İstanbul etkilenmeyecekse önemli değil mantığını çok yanlış buluyorum. İzmir'de olursa hak ettiler de çok saçma. Manisa'daki sorgulanmıyor da İzmir sorgulanıyor. Ülkenin herhangi bir yerinde bu gerçekleşmesi halinde yaşanabilecekleri masaya yatırıp ondan sonra alınabilecek tedbirlere dönmemiz gerekiyor. Şu anda ülke olarak bütün başka şeyleri bir kenara atıp, olası depremin yine bir felaketle sonuçlanmaması için gerekenleri düşünmemiz ve yapmamız gerekiyor. Gerçi artık çok geç kalmış da olabiliriz.

               17 Ağustos'ta yaşananların sonrasında çok fazla şey söylendi. Nutuklar atıldı, vaatler verildi. Geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol alındığını görüyoruz. Yine başka şeyler gündeme geldi. Bu konu gündemin sonlarını bile teşkil etmedi.

             Tarih boyunca başlarından büyük deprem geçmiş birçok devlet, çıkarmış oldukları yasalar, yapmış oldukları denetimler sayesinde en az etkilenecek hale gelmişler. Özellikle Japonlar bu konuda çok öndeler. Japonya'da, bizde olsa şehirleri yerle bir edecek depremler olduğunda fazla etkilenmediklerini görüyoruz. Depremle yaşamayı öğrenmişler, alınacak tedbirlere, gerçekçi denetimlere ve yaptırımlara yönelmişler. Neler yaptıklarına bakarsak: Japonya'da binaların altında sarsıntıyı emen sistemler kullanılıyor. Çok katlı binalarda bile bu tür sistemlerin uygulanması sayesinde sarsıntının olumsuz etkileri en aza indirilmiş oluyor. Bu konuda hep yeni teknikler uyguluyorlar. Tamam biz yeni teknik de bulmayalım ondan geçtim. Japonya'yı taklit eder hale gelelim yeter.

           

36 yorum:

  1. Ateş düştüğü yeri yakıyorsa yaraları kim sarıyor? Hem böylesi durumlarda yara sarmaya kimin mecali kalır, bilemedim doğrusu. Bazı şeylerle yaşamayı öğrenmek, kabullenip oturmak olmamalı bence de. Harekete geçmeli..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle doğru söylüyorsun. Bazı yaraların sarılması diye bir şey söz konusu değil. Olası depreme hazırlıklı olmak en önemlisi. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  2. 17 Ağustos depremini yaşamıştım İstanbul'da. Sonrasında değişen pek birşey göremedim. Umarım önlemler alınır.Felaketi önleyemeyiz belki ama zararı azaltabiliriz hiç olmazsa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değişen bir şeyin olmaması esas ürkütücü olan. Çok hızlı ve etkin önlemler alınmalı. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  3. Bence o arpa boyu dediğimiz yol da alınmadı. Aksine önlem almaktan iyice uzaklaşıldı. Olsun, deprem sigortalarımız bize yol köprü olarak geri dönüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deprem olmasın diye dua etmekten başka bizim yapabileceğimiz bir şey yok diyorsun. Depremin dedikodusunu yapıyoruz sadece. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  4. Aha da geldim. :) Gel dedin geldim.

    Yalnız çok fena bir yaraya dokunmuşsun. Ne çözümü, ne Japon'u mirim?! Biz Allah korusun der, bize bi şey olmaz der otururuz. Ders almak da neymiş... :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne iyi ettin de geldin. Hoş geldin:)

      Sorma, sen biraz can sıkıcı bir konuya denk geldin. Hihihi doğru söze ne denir. Herkes haddini bilsin biz kimseden bir şey öğrenecek değiliz:))

      Sil
  5. Benim teorilerime göre de bilinçli depremler yaratılıyor. Örneğin deprem yer altında biriken enerjinin açığa çıkmasından oluşuyor. Biriken enerjiyi de patlattıkları zaman zaten olacak olan deprem ortaya çıkıyor. Hatta Van depremi bir yapay deprem olduğu düşünülüyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. işte depremin magazin boyutu budur. Bu tür iddialar bizi oyalıyor ve gerçek gündemi arka plana atmamıza sebep oluyor. Fikrine saygı duymakla birlikte yeterince bilimsel kanıt yok demek istiyorum. Zaten ülkede olan ne varsa, suçu dışarıda arama potansiyelimiz çok yüksek. Japonya'da 9 şiddetinde deprem olduğunda, tsunami sonrasında koca gemiler kayık gibi savrulduğunda, nükleer santralle ilgili büyük felaket yaşandığında, onlar böyle bir iddia ile meşgul oldular mı? Yıllardır neden sadece depreme dayanıklı binalar yapmakla uğraşıyorlar da bu türden şeylerle ilgilenmiyorlar? Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  6. Zəlzələ (deprem) ən çox qorxduğum afətlərdəndir. Bir dəfə yaşadınsa aldığın psixolojik travmanın keçməsi üçün uzun bir müddət lazım olur. Rəbbim yaşatmasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ülkede 17 Ağustos sonrası, herkes travmalı bence. Öyle büyük bir felaketti ki bunu unutmak mümkün değil. Belki de unutmamak gerekiyor. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  7. Ne yazık ki çok çabuk unutuyoruz. Bir deprem profesörünün İstanbulda meydana gelecek 7 şiddetinde bir depremin nasıl ve kimleri etkileyeceği konusunda bir yazısını okumuştum. Dehşete kapıldım düşündükçe hak verdim. İzmit depremine İstanbul koştu. Peki Türkiye nüfusunun yaklaşık %20 sinin yaşadığı bir şehirde meydana gelebilecek o büyüklükteki depreme hangi il yardıma koşacak ? Hangi hastanenin kapasitesi yetecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumu yeni gördüm. Böyle bir felaketten Allah korusun herkesi. Fakat çok ciddi önlemler alınması gerekiyor. Her depremde 17 Ağustos sonrası insanların korkunç durumları aklıma geliyor. Fazlaca yağan yağmurda bile alt yapı iflas ediyor. Öylesini düşünmek bile istemiyorum. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  8. Yanıtlar
    1. Keşke hatırlatmasa o da kendini. Sallanıyor napalım? :))

      Sil
  9. 99 depreminde bizde çorumdaydikkk babam inegölde kalmisti. Biz dedemlerleydik. Bana babama ulasamayincaya kadar oyun gibi gelmisti deprem. Ama.hatlar kilitli olunca nasil üzüldüğümüzü hic unutmuyorum. İnsallah beklenen deprem teorisi tutmaz :( bir kisi bile ölmez :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek ki aynı dönemde Çorum'daymışız. O gün bir yerde çok büyük bir deprem olduğunu hissetmiştik fakat ne kadar büyük bir felaket olduğunu birkaç gün içinde anlamıştık. Zaten yakınlarına ulaşamamak insanı gerçekten çıldırtan bir şey. İnşallah olmasın da şu kentsel dönüşüm gerçekten çok önemli. Bir an önce depreme dayanıklı binalar inşaa edilmeli. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  10. Ne depremi yahu eceli gelmiş derler . Tüm milletine bir şey olmaz felsefesi vardır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan hatalarını kapatmak için her şeyi kullanma eğilimi var bizde maalesef bir de dünyanın en üstün varlıkları gibi davranma. işte bizi bitiren de bu. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  11. Cok guzel ve bilgilendirici paylaşım olmus teşekkürler bende bloğuma beklerim www.yemeksagliktir.blogspot.com

    YanıtlaSil
  12. Ben değirmenderede yaşıyorum burada depremin yarası ilk günkü gibi taze her ortamda anılıyor Allah bir daha öyle büyük acı yaşatyaşatmasın bu millete tabiki gerekeni yapmak olmazmış gibi yaşamamak lazım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amiin. Gerekeni yapmak lazım haklısın. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  13. Merhabalar.

    Blog hayatinsa yeni olmam sebebiyle kesif avindayim..

    Blogunuzu yeni kesfettim. Yazinizi okuduktan sonra Ege de 5.0 derecesinde haber gördüm...

    Bodrumda ki deprem. Istanbuldaki dogal afet. Simdi ege de.....

    Bunlar belki de öncülerdir. Asil siddetlisi ne zaman gelecek acaba .

    Insallah gelmez umarim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz öyleyse. Ziyaretiniz için teşekkürler. Ben de birazdan size ziyarete geleceğim. Ne iyi yaptınız blog açmakla. Bunu zamanla daha iyi anlayacaksınız.
      Evet sanırım son dönemlerde görülen depremler sıra dışı hareketliliği işaret ediyor. 17 Ağustos öncesi birçok deprem kaydedildiği ve bunun Kandilli tarafından sonradan silindiği söylentisi var. Belki de büyük bir depremin habercileridir son dönemde kaydedilenler. Ben de bu nedenle dikkat çekmeye çalışıyorum. Nerede olursa olsun korkutucu. Engellenemez. Öyleyse yapıları sağlamlaştırma konusuna hız verilmeli. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
    2. Ziyaretiniz ziyadesiyle beni memnun etti.
      Blog'u açtığınız alanda ne kadar usta ve bilgili olsanız dahi blogger geçmişi olan arkadaşlardan alınacak o kadar ders olduğunu görüyorum...
      Sizleri takipte kalıp süreklli yenileme çabası içerisinde olacağım...

      Sil
    3. Rica ederim. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var. Burada farklı güzel bir ortam olduğunu zamanla daha iyi anlayacaksınız.

      Sil
  14. 99 depremini İstanbul'da yaşayanlardanım.Ben o günü ömrümün son gününde de aynı şekilde hatırlayacağım sanırım.Ülkemiz deprem kuşağında bir ülke.Geçen merak ettim ve arama motoruna Türkiye Deprem Haritası diye yazdım.Çıkan sonuç ülkemizin dört bir yanının deprem kuşağında olduğu yönünde.Burada belli derecelendirmeler var.En riskli bölgeler batı,kuzey,doğu ve güneyin büyük kısmı...Depremler,artçılar,sarsıntılar hayatımızın bir parçası yani..Allahım hepimizi korusun inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek sen de o korkuyu yaşadın. Dediklerin çok doğru ülke deprem kuşağında fakat değilmiş gibi davranıyor:) Amin inşallah. Yorum için çok teşekkürler.






      Sil
  15. Kamyon geçerken sallanan bir binada oturuyorum.
    Bizim ihtiyar apartman 7 değil 4'e bile dayanamaz gibi geliyor :)
    O 30 binin arasında olmak istemiyorum. Kimse olmasın.
    Allah korusun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evi yenilemenin zamanı gelmiş:)) Sen sağlam temelli bir binaya geç de Allah elbet korur. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  16. Japonların tecrübelerinden faydalanmak çok isabetli olurdu lakin bizim alt yapımız bozuk. Hoş kentsel dönüşüm diye tıkılan evler gibi depreme dayanıklı ev yapma projeleri için de yıkılıp yapılsın. Malesef ülkemizde en ucuz şey insan hayatı olduğuna göre sadece dua edeceğiz deprem olmasın veya olursa da en az hasarla kurtar insanlarımızı diye. Allah'a emanet yaşamaktan başka çare yok gibi görünüyor bu durumda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kentsel dönüşümün depreme dayanıklı evlerin yapılması açısından faydalı olduğu bir gerçek. Bunun genele yayılıp dayanıklı ev projesi gibi bir adla yaygınlaştırılması çok akıllıca olurdu. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  17. Ben o taraflarda oturmadığım halde oralarda oturan insanların birçoğundan daha çok okuyorum bu konu ile ilgili makaleleri. Uyarılar yapılıyor, ortada çok ciddi bir tehdit olduğu savunuluyor fakat kimse bir şey yapmıyor. Kaldı ki eski Türkiye'de değil herkes kendi canının malının derdine düşmüş durumda. Olası bir deprem durumunda yağmalamalar, hırsızlıklar, cinayetler had safaya çıkacak. Bilmiyorum bu yöneticilerin rahatlığı nereden geliyor.


    Blogunuzu takibe aldım bana da beklerim

    YanıtlaSil
  18. Yorumunuzu ancak gördüm kusura bakmayın. Ziyaret ettim fakat sizin bloğunuzda takip panelini göremedim. Şimdi takibe alabildim.
    Bu dediklerinizin hepsi gerçekleşebilecek olaylar. Önlem alınmak zorunda.
    Yorum için teşekkürler.

    YanıtlaSil