- Hep evde kalmamızı söylüyorlar anne" diye ağlamaklı söylendi çocuk. Gözlerini elleriyle ovuşturdu. Aylardır dışarı çıkmıyoruz. Bugün hesapladım tam 7 ay olmuş. Yaz geldi geçti dışarı çıkıp sokakta arkadaşlarımla top oynayamadım bile.
"Bugünler de geçecek" dedi annesi şefkatli gözlerle bakarak. "Hem birkaç aya kadar karantinayı kaldıracaklarını söyledi başkan"
Adam:
- İki ay önce de aynı şeyleri söylemişti. Hepsi palavracı. İşlerine de gelen bu. Herkesin içeride olduğu, kimsenin itiraz edemediği bi ülke ne kadar kolay yönetilir biliyor musun? Alaycı alaycı gülerek.
"Ellerinden geleni yapıyorlar tatlım" dedi kocasına dönerek. "Hem ailecek birlikteyiz şimdi. Hep diyordum ya birlikte vakit geçirmiyoruz evde kalamıyoruz. Dualarım gerçek oldu. İşte fırındaki kek de pişti sonunda haydi masaya"
Sıcak kekten buram buram tüten kakao ve vanilya kokusu tüm odayı sarmıştı. Can sıkıntılarını bi an için unutup neşeyle yemeye koyuldular.
Aradan birkaç gün geçmişti. Kapı çalındı. Baba açmak için kapıya yöneldi. Ekrandan kapıda kimlerin olduğunu dikkatle inceledi. sağlık personeli, haftalık rutin kontrol için gelmişti. Görevlilere kapıyı açtı. Beyaz tulumlu maskeli görevliler retina ile kimlik taraması yaptıktan sonra test için bu üç kişilik aileden kan örnekleri aldılar. Yaklaşık on dakika sonra test sonuçları çıkmış pozitif test sonucu olan babaya bu durum üzülerek bildirilmişti.
Adam bu duruma itiraz ederek sesini yükseltti."Bakın benim kimseyle temasım olmuş değil. Sadece köpeği dışarı çıkarıyorum. Sokaklarda kimseyle karşılaşmadım. Bu.bu mümkün değil"
Görevli:
"Lütfen bize zorluk çıkarmayın beyefendi. Sizin ve ailenizin iyiliği için bizimle gelmeniz gerekiyor." Diğer aile fertlerini şimdilik gözlem altında tutacağız. Sonuçlar negatif oluncaya kadar bu durum değerlendirmede olacak."
Kadın ve çocuk korku dolu gözlerle ağlamaya başladılar. İşte bir aile daha bu büyük tehlikeyle karşı karşıya kalmış, çaresizlikle durumu anlamaya ve yapılabilecek başka bir şeyin olup olmadığına dair sorularla biraz olsun olanları değiştirmeye çalışmışlardı.
Görevliler oldukça katıydı. Başka türlüsü imkânsızdı ve bunu oradaki herkes biliyordu. Adam daha fazla direnmenin işleri değiştirmeyeceğini anladıktan sonra çaresizce görevlilerle birlikte gitmeye mecbur kalmıştı.
Hastaneye gittiğinde oldukça fazla insan olduğunu gördü. Korkusu daha da arttı. Oksijen tüplerine bağlı birçok insan sedyelerinde, ölümü bekliyorlardı belki de. Kabinlerden birine aldılar onu. Üstünü çıkarması ve verilen kıyafetleri giymesi istendi. Denileni yaptı adam. Sedyeye uzandı. Soğuk sedye bir an içini titretmişti. Eşini ve çocuğunu düşündü. Yılların ne kadar çabuk geçtiğini, ölmek için henüz hazır olmadığını tekrarladı içinden.
Çok geçmeden hemşire yanına geldi. Bazı ilaçların eklendiği bir serum takıldı adamın koluna. Bir anlık sessizliği bozan adam. "Benim şu an hiçbir rahatsızlığım yok emin misiniz hanfendi hasta olduğuma"
Hemşire:
- Üzgünüm hastalarla durumları hakkında görüşmemiz yasak. Ben sadece bana verilen ilaçları uygulayabiliyorum. Siz sadece size söylenenleri yapın ve sabırla bekleyin.
Adam orada kaç gün bekleyebileceğini hesaplamaya çalıştı. 14 gün kuluçka süresi olsa birkaç gün sonrasında semptomlar ortaya çıkmalıydı. Acaba virüsü ne zaman kapmıştı. Bunu bilmek mümkün değildi. Çevremdeki herkes olabilirdi. İnsanlar olmayabilirdi belki bir kapı kolu, asansör düğmesi de virüsün bulaşması için yeterliydi. Market poşeti olma ihtimali de vardı üstelik. Ailesi de virüsten etkilenmiş miydi? Onlara bi zarar geleceğini düşünmek daha fazla üzülmesine sebep oluyordu.
İlerleyen günlerde ateşi çıkmış ve öksürmeye başlamıştı. Bunun iyi bir belirti olmadığının farkındaydı. Korkusu artmaya başlamıştı. Eşi ve çocuğunu görse biraz olsun içi rahatlayabilirdi. Buna asla izin verilemezdi. İstemeye de hakkı yoktu üstelik. Kontrol için gelen hemşireye eşiyle görüşmek istediğini belirtti. Hemşire telefonunu getirdi. Görüntülü arayarak eşiyle iletişim kurmak daha iyi olacaktı. Onların hasta olmadığını görmeden rahat edemeyecekti çünkü. Numarayı tuşladı. Eşini ekranda görünce birden heyecanlandı sanki yıllardır görüşmüyor gibiydiler. Birkaç dakika geçtikten sonra içi rahatladı. Oğlu ve karısı oldukça iyi görünüyorlardı. Karısı ağlamaya başladı. Kendisinin iyi olduğunu bir süre sonra çıkaracaklarını söyledi. Eşi biraz sakinleşmişti. Telefonu kapattıktan sonra söylediklerine kendisinin bile inanmadığını düşünüyordu. Belki burada ölüp gidecekti. Hayatının böyle sona ereceğini bir yıl öncesinde birisi kendisine söyleseydi gülüp geçerdi herhalde.
Doktor nihayet yanına gelmişti. Dosyayı inceledi. "Bize güvenin, devletimiz sizin için her şeyi hazırladı" dedi doktor. Tedaviniz bittikten sonra evinize döneceksiniz. Solunum cihazına ihtiyacınızın olup olmadığı ilerideki günlerde ortaya çıkacak. Bu arada size verilen şu formu doldurmanız gerekiyor. Formda gerekli bilgileriniz ve prosedür gereği onaylarınız isteniyor. En altta sizin için ayrılan imza bölümüne imzanızı rica edeceğiz.
Doktor gittikten sonra formu alıp incelemeye başladı. O kadar çok şey yazıyordu ki okumaya gücü olmadığını hissetti. Biraz gayret ederek toparlandı yastığını düzelterek oturmaya çalıştı. Formda virüsün tehlikeleri ve bulaşma yollarından uzun uzun bahsediliyordu. Bunları uzun zamandır bildiği için atladı. Ad soyad, Kimlik kayıt no, telefon, aile bilgileri gibi kısımları doldurduktan sonra alttaki satırlarda salgınla ve devletin bununla ilgili yaptığı çalışmalar hakkında kısa bir anket bulunuyordu. Hastaneye gelmeden önce sorsalar hepsine olumsuz cevap verebilirdi. Ancak bu hastalıkla gerçekten de yüzleşmiş ve kafasındaki tüm olumsuz düşünceler kendisine uygulanan tedavi doğrultusunda olumluya dönmüştü. Memnuniyet duyduğuna dair tüm kutucukları işaretledi. İmzasını attıktan sonra kağıdı yan taraftaki sehpaya bıraktı.
Uyandığında hemşirenin yiyecekleri bıraktığında çıkardığı sesin onu uyandırmış olabileceğini düşündü. Kapı açılıp üstünde hasta kıyafetleri olan bi adamın sessizce onu izlediğini gördü.
İçeri gelsenize diye seslendi. Nasıl olsa kimseye bulaştıracak virüsümüz yok. Hepimiz virüslüyüz. Hahahahah. Bu kahkaha sesi karşısındakini cesaretlendirmiş olacak ki. İçeri bir gölge gibi girdi adam. İki haftadır hastanede olduğunu söyledi. Testlerim hala devam ediyor. Öksürüğüm yok. Hasta değilim ben diye karnından konuşarak nasıl olduğunu sordu.
Ben iyiyim yani iyi olacağım benim şiddetli öksürüğüm var fakat solunum cihazına bağlanmadım henüz nefes alabiliyorum.
Biliyor musun her gün onlarcası ölüyor cesetleri torbalara doldurup yakmaya götürüyorlar. Korkuyor musun?
İnanır mısın buraya gelmeden önce hem korkuyor hem de öfke duyuyordum. Bizi evlere hapsettiklerine o kadar emindim ki söylenenler hep yalan gibi geliyordu. Şimdi tüm fikirlerim değişti. Artık korkmuyorum. Çünkü hastayım, öfkem geçti. Burada ihtiyacım olan tüm tedavileri uyguluyorlar. Bir an önce iyileşip ailemin yanına dönmek istiyorum. dedi.
Ziyaretçi:
Peki dostum geçmiş olsun hoşçakal. Odama dönmem gerekiyor. Yokluğumu farketmesinler. Dolaşmamız biliyorsun ki yasak. Umarım en yakın zamanda ailenin yanına dönersin.
Adam:
5 gündür hemşire ve doktor dışında birini görmediğim için seni görmek bana iyi geldi. Sana da geçmiş olsun dedi.
İstihbarat görevlisi odanın kapısını tıklattı. Selam verdikten sonra elindeki raporları incelemesi için komutana verdi. Hastanelerde kalanların dosyalarını dikkatle inceledi komutan. Burada temiz onayı gelenleri taburcu edelim. "Kirlileri yakılmak üzere gönderelim" Emrini verdi.
Şimdi temiz olanları koruma zamanı dedi komutan. Tüm gücümüzle bunun için çalışmalıyız. Peki ya diğerleri? diye sordu. Onlar kaderlerinin sunduğu sonu bekliyorlar. Onlar için yapabileceğimiz tek şey diğerlerini korumak için onları içeride tutmak.
Tüm televizyonlar emrimizde biliyorsunuz. Sosyal medyada bilişim uzmanlarımız ve trollerimiz insanları evde tutmak için fazlasıyla efor sarfediyorlar. Başkan her gün çıkıp saatlerce danışmalarıyla birlikte konuşuyor ki insanların endişesi artsın. Verilen rakamlarla özellikle oynuyoruz. Binlerce insanın öldüğüne ikna olmaları gerekiyor. Ölen sayısı ne kadar çok olursa halkın korkusu o kadar artacak ve verilen emirlere uymaları daha kolay olacak.
......
Başkan, aydınlık odadaki ceviz ağacından yapılma masasında gelen istatistikleri inceliyordu. "Bugün yapılan anketlerde, seçimleri kazanamayacağımız yazıyor. Halkı iki yıl daha evde tutmak için plan hazırlanmasını istiyorum. Bu virüsün bir komplo olduğuna dair haberler dönüyor ortalıkta. Bunun için de derhal bir önlem almalıyız. Corona ile ilgili tüm paylaşımlar yasaklansın. Sadece devlet kanallarından bilgilendirme yapılsın.
-Bu tür haberler ve itirazları mümkün olduğunca telaffuz etmeyiniz efendim. Yalanlamayın bile. Gündem olmasın yeter ki. Ben size yeni gündemler bulurum sayın başkan" dedi danışman.
İletişim Teknolojileri Baş danışmanı söz istedi.
-Efendim yeni alınacak kararlarla sosyal medya paylaşımlarının önüne geçilecektir. Hastalık ile ilgili paylaşım yapan herkes hakkında işlem yapılacaktır. Bu konuda İç İletişim Kontrol Bakanlığımızla ortak bir proje yapmaktayız.
- Akşamki promter arızası rezaletti. Ben de insanları oyalamak için bi şeyler söyledim tabii. Mesela deterjanların virüsü yok etmesini enjeksiyonla vücut içine göndererek tedavinin mümkün olabileceği gibi kafa karıştıracak bir şeyler bile söyledim. Bi şekilde durumu kurtardım. Bi daha böyle bi şey olursa sizi de karantinaya almak zorunda kalacağız sayın basın danışmanım. Teknik sorunlarla da kim ilgileniyorsa ipini çekin. Test ayarlayın hastaneye zorunlu olarak yatırın. Artık solunumu da bi şekilde kesersiniz. Halledin işte gözüm görmesin" dedi sertçe.
-Siz hiç merak etmeyi efendim. Biliyorsunuz ki tespit edilen tüm vakalar muhalif kesimden olarak ayarlandı. Ölümler bizim daha önce planladığımız gibi, haklarınlda "Kirli" onayı gelenlerden oluşuyor. Sosyal medyada eleştirenlere de izninizle işlem başlatıyoruz. Testleri pozitif olarak ayarlanacak.
- Güzeel. Eğer sıkı ve acil tedbirler almazsak tuğla tuğla döşediğimiz muhteşem gücümüz elimizden gidecek.
Hastaneye yattığından beri yaklaşık 10 gün geçmişti. Doktorlar iyileştiğini söyledikten sonra alkışlarla taburcu ettiler hastayı. Evine döndü. Eşine ve çocuğuna sarıldı. Eşine hastaneyi hastaları ve sağlık personelini anlattı. "Biliyorsun hep muhalif bi tarafım vardı. Fakat yaşadıklarımdan sonra kesinlikle ve kesinlikle artık bu hastalığın tümüyle gerçek olduğuna ve devletimizin bizi kendi iyiliğimiz için içeride tuttuğuna tüm kalbimle inanıyorum.
"İyi ki devletimiz var" dedi.
Not: Corona günlerinde yazdığım bir hikâyeydi.