22 Şubat 2022 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ



Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Haftanın konusu sevgili Kaplan Diary'den.

"Ne için yaşıyoruz? Size göre bizi diğer canlılardan ayıran en temel özellik nedir? Eğer dünyaya gelişinizin bir hikmeti varsa, sizden beklenenleri ne ölçüde yerine getirdiğinizi düşünüyorsunuz?"



"Niye varız?"dedim. 

Biz kimiz, neden biz ve bizi bu kadar önemli kılan ne? 

Niye var olduk buna niye gerek vardı? 

Bu çöllere düşmeye aç susuz sürünmeye ne gerek vardı? 

Çöl herkes için çöl değildi. Kimine yeşil bir vadi, kimine okyanus var edilmişti. Bunu dönüştüren yoksa biz miydik? Belki isteyene çöl, isteyene okyanus, ne isterse o var edildi. 

Mecnunlar ve Leylalar var edildi sonra. Seraplara dönüştüler, yaklaşınca uzaklaştılar. Kalbini verdikçe, elinde o değersiz duyguların kaldı. Bekledin bir deniz kıyısında, bir pencere önünde geleceği günü. Gelmedi. O seraptı çünkü. Seraplar gerçeğin soluk bir hayali değil miydi? 

Her güzel gözde, her güzel sözde, her güzel davranıştaydı. 

Kalpten kalbe dolaşıyoruz bulabilmek için. Bazen bir kırıntı bizi yakalıyor, onun peşinde onlarca kilometre, onlarca yıl gidiyoruz. Yakalamak için soluksuz koşuyor, ulaşmak için her şeyi yapıyoruz. Acılar içinde yara bere içinde kalıyoruz. Göz yaşlarımızda boğuluyoruz zaman zaman. Sonunda elimizde koca bir hiç kalıyor. Yavaş yavaş soluyor, sönüyoruz. Tekrar tekrar dönüyoruz. Bu döngü bitmiyor. 

Şimdi sonsuzluğu düşünüyorum. Sonsuzluk, sonsuz yaratmayı, sonsuz var etmeyi istiyor olabilir mi? Bekliyor yarattıklarını zamansızlığında sabırla. Sonsuz bir sabırla ve sevgiyle var ettiklerini, sonsuz bir aşkla dönüşlerini...

Sonsuz aşkı, sonlu varlıklar ne bilsin? 

Hangi kap bu kadar geniş olabilir? 

Belki de kimsede böyle bir kap yoktur. 

O, içinde bir yerde bir nokta, açılan bir kapıydı. O kapıya herkesi çağırmış, ancak arayanlar bulmuş, cesaretle yolda yürüyenlere açılmıştı. 

Açık kapıdan girdi içeri. Korkularını geride bırakmış büyük bir heyecan ve iştiyakla yolları aşmış, kapıyı bulmuş ve girmişti. Gördükleri daha önce hayal bile edemediği kadar olağanüstü ve muhteşemdi. Şimdi her şey yerli yerine oturmuş, tüm sorularına da cevap bulmuştu üstelik. Demek bunun içindi. Bu var edilişler ve bu dönüşümler, değişimler... 

Hepsinin mantıklı fakat akıl üstü bir sebebi olduğunu gördü, anladı. 

Bizden istediği koşulsuz sevgi, iyilik. Merhamet sahibi insanlar olup, başkalarına bunu yansıtmamız. O'nun ahlâkıyla ahlâklanmak. Onun gibi sevmek ve merhametli olmak. Koşulsuz iyilik yapmak. Bunlar böyle konuşulduğunda çok basit gibiler lakin, beşerin öyle bir tarafı var ki içinde bir canavar var. İşte o canavara rağmen onu aşıp yükseldiğimizde işte var oluşumuzun anlamı da tamam oluyor.

Bir parçamız hep arıyor. O'nu bulmak için yaşıyoruz. 

Bizi diğer canlılardan ayıran özellikse idrak. Bu soruları sorabiliyor olmak. 


Not: Bu konu baya bi derin. Üzerine yüzlerce cümle kurulabilir birbirine benzemeyen. Bugün açığa çıkan bu cümleler oldu. İnsanlar var olduklarından bu yana, hep bu sorulara cevap arıyor. 

         Biz kımiz? Neden var edildik? 

8 yorum:

  1. Evet çok derin bir konu. kişiye göre çok yanıtı olduğu gibi insan kendi içinde bile çelişebiliyor düşündükçe.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok haklısınız. Elbet bir gün tüm soruların cevaplarını alırız.
      Yorum için teşekkürler.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Hahaha. Artık başka hayallerimiz olsun ne diyelim. Acaba bugün başlasak ne kadar zamanda yeşil bir vadi olur?
      Yorum için teşekkürler.

      Sil
  3. hımm biraz edebi biraz felsefi, biraz tevekküllü, derin yazı olmuş, pekiii, bir ara sen de sohbet konusu bulup yazsana mademsi :)

    YanıtlaSil
  4. Size de bir özür borcum var geciktiğim için. Konu derin, yazdığınız yazı lirik, felsefi. Sonsuzluk ve zaman kavramları anlaşılması zor kavramlar. Daha önce bir yazımda yazmış olabilirim. Zaman hızla geçiyor diyoruz. Geçen zaman mı? Ya zaman sabit bir çizgiyse, biz önünden akıp gidiyorsak geri dönüşü yasaklanmış bir hat üzerinde... Tasavvuf, inanç bakımından farklı kapılara açılacak bir konu bu. Bilimsel açıdan cevapsız gibi geliyor bana. Sadece bir tesadüf ya da bir hayal mi? Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim özürlük bir şey yok..
      Zaman da çok ilginç. Zamana kayıtlı olan biziz belki de. Sonsuzluk ve zamansızlığın içindeyiz. Belki de bir an bizim varlığımız ve yokoluşumuz.
      Ben tasavvufi açıdan ele aldım konuyu. Bilimsel açıdan cevabı ne olabilir? Gelişerek değişmek hem fiziksel hem de düşünceler açsısından evrimleşmek olabilir. Tasavvuf evrimleşmenin ruhsal kısmını bilim de fiziksel kısmını ele alıyor sanırım. İkisi de önemli tabii biri olmadan diğeri eksik kalabiliyor.
      "Tesadüfse bu kadar da olmaz hadi canım" dersin ya öyle bi şey olmalı. Hayal mi evet bi bakımdan hayal gibi bir şey. Dün mesela şimdi bakınca sanki hayal. Her zaman beklerim hoş oldu.
      Yorum için teşekkürler

      Sil