20 Kasım 2016 Pazar

KEDİM

Bir süredir herhangi başka bir şey yapamaz oldum. Kedimin yemeği, oyunu, kumu, uykusu tırmalaması derken nasıl yoruldum anlatamam. Gözlerini çevreleyen ve kulaklarına doğru uzanan simsiyah tüyleri, sonradan iliştirilmiş gibi duran yine siyah bir kuyruğu var. Geri kalan bölümü ise bembeyaz.

Kedimin genelde uykusu yok. Uyumak isterse de mis gibi yatağı varken, gelip benim yatağımda yatmaya çalışıyor. Önce beni kaldırıyor ki rahat yatabilsin. Odada oradan oraya zıplıyor. Nasıl komik bir kedi bu ve tam bir manyak. Topa doğru bir yan yan gidişi var ki görmelisiniz. Kedi seven insanların yaptığı şeyleri aynen yapıyorum. Kedimi anlatıyorum başkalarına. Bana öyle tatlı geliyor ki herkes de sevmeli onu. Daha önce bir kedim olmamıştı. Kedim demek bile çok şeker.

Fakat bu kedinin benimle ilgisi yemek düzeyinde. Bir aşçı ve müşteri ilişkisi var. Gerçi para da verdiği yok ama yemek istediğindeki o miyavlama nasıl dayanılmaz anlatamam. Bu kediler demek böyle oluyor. İşlerine gelirse kendilerini sevdiriyorlar. Canları isterse birazcık işte şöyle kıyıdan köşeden sevgi gösterisinde bulunuyorlar.

Geçen gün kapı kapalı olduğu için diğer odada mahsur kaldığından mıdır nedir çişini yaptı. Tabi temizlik üstüne temizlik sonra. Daha önce hiç yapmamıştı aslında çok temizdir. Böyle de temize çıkarıyorum…

O daha bebek olduğu için tek bildiği şey oyun, ne görse oyuncak. Benim oynatmamı da istiyor, hem de parmaklarıma pençe atarak oynamak istiyor. Büyüdükçe, tırnakları güçlendikçe her tarafımı tırmalar oldu. Ellerim çizik içinde kaldı. Ona bunun yanlış olduğunu öğretmeye(!) çalışıyorum. İleride bırakır mı bilmem.

Dediklerimi anladığını düşünüyorum bazen, ben de onu anlıyorum ya da bana mı öyle geliyor? Her kedi sahibi gibi kedimin beni anladığını iddia ederek benzerlerimin yaptıklarını yapıyorum. Onunla konuşuyorum bir çocuk gibi konuşuyorum hem de. Ben mi çocuğum o mu çocuk orada bir karmaşık durum var ya neyse. Sessiz durduğunda kesin bir şeyler karıştırıyor oluyor. Kızdığım ne varsa çaktırmadan sessizce yaparken buluyorum onu.

Uzun yıllar bakabilecek miyim acaba? Kendime de güvenim yok kediye de. Beni terk edip giderse ya da ölürse, ben ne yaparım o zaman? Bir gün o kadar çok yemişti ki tıkandı sanki, ölüyor sandım. Yemeği böylesine çok seven iştahlı bir yaratık görmedim daha önce. Beni ne zaman görse yiyecek bir şeyler istiyor.

Bu kedinin annesinin yanında olması gerekirdi. Annesi ne istiyorsa anlardı bir kere. En önemlisi de süt. Annesini emmeye ihtiyacı var. Bu tabaktaki sütle olmuyor,  içine su katılan üstelik. Süt kedilere zararlıymış laktozsuz süt olmalıymış. Annesinin sütü öyle mi ya. Sadece ona özel üretilmiş bir süt geliyor annesinden. Bütün bebeklere öyle özel süt gönderiliyor. Bu ne kadar inanılmaz Allah’ım.

Şimdi kucağımda mışıl mışıl uyuyor ki bu, oyun oynayalım diye gece beni uyandıracak   demek oluyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder