5 Temmuz 2021 Pazartesi

ÇÖPLERİN KRALİÇESİ

             






            Sinekler üşüşüyor üzerime. Gri çöp bidonları ekmek kokuyor. Demir bi çubukla eşeliyorum çöpleri. Yemek artıkları bazen ellerime bulaşıyor, yapış yapış oluyor ellerim. Üzerime siliyorum, sinekler tekrar saldırıyor. Geceleri çıkıyorum sokaklara, karanlık içinde kayboluyorum. Etrafta kimse kalmayınca sokaklar, çöplere ve bana kalıyor.

            Ekmeğimi çöpten çıkarıyorum ben. Kibarca, "Geri dönüşüm" diyorlar. Petler (plastik renksiz her türlü şişe) çok değerli. Hani suyu içtikten sonra oraya buraya bırakıyorsunuz ya, onlar bizim altınımız. Altın bulduk mu seviniyoruz. Naylon ve plastik de değerli. Yanlışlıkla bakır buldum mu değmeyin o zaman keyfime o da elmas gibi bi şey. Hurda niyetine atılan metal cihazların hepsini parçalayıp un ufak ediyoruz. Kablosu ayrı, demiri ayrı, plastiği ayrı. Bir de teneke kutular. Yollarda akşamları içilen biraların kutuları. Kola kutuları onlar da çok değerli. 

            Yorgunluktan ayağım takılıyor düşüyorum. 

            Açım...

            Kendime geldiğimde çubuğuma tutunarak kalkıyorum. Çubuğumdan başka yardıma koşan da yok. Kaldırıma oturup biraz daha toparlanınca işime tekrar geri dönüyorum. Alnımı kaldırıma vurmuşum, morluk günlerce geçmiyor.
 
             Bazen, atılmış kuru ama bozulmamış pizza bulursam o gün bayram yapıyorum. Hele bi de dibinde biraz kalmış, kola şişesi denk gelirse şansıma. Kimi bayat ekmek, küflü peynir atıyor. Kenarlarını temizleyip biraz yıkayabilirsem, onu da yiyorum. Pazar toplanırken gidiyorum. Yere atılan ne varsa yenilebilir, topluyorum. Ezilmiş domatesleri rendeliyorum, biraz biber olursa, kırık yumurtalardan bi güzel menemen yapıyorum. Geçen gittiğimde bezelye atmışlardı. Çürümüş yaprakların içinde temiz kalan bezelyelerden yemek yaptım. Erimiş kayısılardan da püre. Şeker koymadım tabii zararlı ya (!) Tatlı niyetine yiyorum birkaç kaşık.

            Şimdilerde terk edilmiş ev bulmak da zor. Boşluk gördüler mi dikiyorlar apartmanı. Başımı sokacak bi yer buldum. Eşyalarımın hepsini de çöpten topladım. Öyle güzel oldu ki bakmaya doyamıyorum. Geçmişimi bilmiyorum, nasıldım, ne yapıyordum, kimdim ben bu derde düşmeden önce. En son hatırladığım kapından kovmuştun beni. Uzun süre bekledim içeri girmeyi. Orada öylece, yağmurda çamurda, güneşin altında günlerce...

              Kapı ya da cam her açıldığında umutlandım. Acaba bugün bana bakacak mı diye. Bakmadın, yüzünü bir kez olsun çevirip, bakmadın. Hızlı adımlarla çıktın evden, kalabalıklarla girdin içeri. Kahkahaları duydum pencerenden, eğleniyordun belliydi. Sessizce gittim oradan, nereye gittiğimi bilmeden. Sonra ara sıra geldim, uzaktan izledim. Parfüm kokuları sızıyordu dışarı. 

              Yeni bi hayat kurmak istedim gücüm yoktu. İş aradım bulamadım. Kapılar yüzüme kapandıkça kapandı. Bu işi yapmaya başladım sonra. Bi ablanın deposunda kaldım bi süre. Tuvalette klozet kırıktı, yarısı dışarı akıyordu çişin. Çöpten bi klozet bulamaz mıydık acaba? Ablaya yardım ediyorum gündüzleri. Kağıtları, plastikleri, naylonları, petleri ayırıp konteynırlara yüklüyorum. Demirlerin arasında oradan oraya koşturuyorum. Demir yığınlarının altında kaldım bir gün. Kaburgalarım ezildi, kırıldı zannettim, ağrısı aylarca geçmedi. 

           Bazı günler atılmış kitapları okuyorum. Kafka en çok sevdiğim. Hani bir gün böçek olarak uyanıyor ya Gregor benim gibi. Gregor tatlım, senin kıymetin hiç bilinmedi. Oysa sen bir kelebek olmalıydın değil mi? Tolstoy okuyorum "İnsan ne ile yaşar?" diyorum. Uzun uzun düşünüyorum bunu. İnsan umutla yaşar Tolstoy amca. Umut olmayınca ne kalır geri. Sizler de olmasanız kim anlar beni. Anton okuyorum sonra. O kadar mı seviyordun o kadını, hep bir yerlerde bırakmak zorunda kaldığın. Hikayelerinde mutlaka bir yerde o vardı. Peki ya Genç Werter neden acılar içinde kaldı? Ölmek bu kadar güzel miydi? Ah Genç Werter, boş umutlara bel bağladın. Bence buna sebep, senin hassas ruhundu. Sen güzeldin, güzel sevdin. 

            Deponun bir odasında ben kalıyorum şimdi. Klozet buldum taktım. Mutfağımın penceresine fırfırlı tüller yaptım yine hepsi çöpten. Atılmış bir koltuk bir de çekyat buldum. Üzerine yine çöpten bulduğum çiçekli örtüleri diktim. Bir ayna buldum birazı kararmış, onu duvara astım. Altına bir sehpa koydum. Üzerinde çöpte bulduğum rujlar, farlar, kalemler var. İçimden gelince makyaj yapıyorum. Dibinde biraz kalan parfümleri atıyorlar sokağa. İyi ki atıyorlar kimi çok pahalı marka. Onlardan da sürdüm mü mis gibi kokuyorum. Güzelim hala çok güzel. 

             Bir gün çöpte bir taç buldum. O gece saçlarımı kağıtlara sardım. Sabah bukle bukle olmuşlardı. Başıma tacımı taktım, bütün gün öyle gezdim. Kraliçe gibi hissettim kendimi.

              Artık para da umurumda değil. Çöpte her şey var. Dünyanın en zengini benim.




8 yorum:

  1. Merhabalar.
    "Çöplerin Kraliçesi" başlıklı yazınızı büyük bir ilgi ile okudum. Çöp deyip de gelip geçmemek gerekir. Çöpler, bugün binlerce kişinin geçim kaynağıdır. Kim ne derse desin, her zaman gözüm çöplerde kalır. Birinin artık işine yaramadığı için attığı eşya, bugün birimizin ihtiyacını karşılayacak durumdadır.

    Bugün için geçimimizi çöpten karşılamıyor olabiliriz ancak, yarın için geçimimizi çöpten karşılamayacağımız ne malum? "Düşmez kalkmaz bir Allah'tır!" Yani biz insanların başına altından kalkamayacağımız sıkıntılı bir iş gelebilir. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Ancak, her zaman hazır ve nazır olmak durumundayız.

    Paylaşımınız anlamlı ve ders niteliğindeydi. Çok beğendim. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Cenab-ı Allah, hiçbir kulunu muhannete muhtaç etmesin, gördüğünden geri bırakmasın ve kaldıramayacağından fazla yük yüklemesin.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birinin hikayesi bir başkasının hayatı olabiliyor. Hikayeler bunun için sanırım. Yaşanan anlara ortak oluyoruz. Onlarla üzülüp onlarla seviniyoruz. Duygular içimize damla damla akıyor. Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  2. taç bulup kendini kraliçe hissetmesi ne güzel bir buluştu. böyle yaşayan insanlar var yaa sahiden de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yerlerde varlar. Onları, çöpleri karıştırdıkları zamanlarda fark ediyoruz. Bir kadın kendini iyi hissetmek istediğinde taç takmalı bence:)
      Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  3. Ne güzel bir hikâye. Mutlu olabilenler her ortamdan güzellikleri çekip çıkartabilirler. Olamayanlar ise.gerçek taçların altında ezilip kaybolup giderler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor olsa da hayatı güzelleştirmek bizim elimizde. Başkalarının hayatlarını da güzelleştirebiliyorsak ne âlâ.
      Yorum için çok teşekkürler.

      Sil
  4. O yoklukta bile mutlu olabilmesi ne güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zenginlikte bir fakirlik, her fakirlikte bir zenginlik vardır. Bir şey fazlaysa bir şey eksiktir. Zenginlik fakirlikle, eksiklik fazlalıkla tamam olabilir. Mutluluk belki farkındalıktır.
      O yoklukta mutlu olmak gerçekten büyük bir ruh olmayı gerektirir.
      Yorum için teşekkürler.

      Sil