10 Ağustos 2017 Perşembe

ÜLKENİN EN BÜYÜK UTANCI


             Daha önce hazırlamış olduğum bu yazı taslak halinde duruyordu. Aylardır orada tozlanıyordu. Herhangi bir okuldaki herhangi bir çocuğun, hademe olarak çalışan bir adam tarafından uğradığı istismarı konu eden Çıplak Yazar'a ait "Hayat Bir İmtihan mıdır?" adlı yazıyı okuduktan sonra kaleme almıştım. Gerçi o, farklı bir boyutunu da gündeme getirmişti. Dini açıdan bir sorgulama da yapıyordu kendisi. Üzerinden aylar geçti fakat yaşananlar farklı şekillerde tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. İstismar devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Annesinin Prensesi de "Pedofili Hastaları Teşhir edilsin" adlı bir yazı kaleme almıştı. Tacizi anlatan "Kadın olmak böyle bir şey" adlı yazımda bu konuya biraz değinmiştim fakat taslaklardaki daha detaylı bu yazıyı, gözden geçirip yayınlamak istedim.

             Şimdi o çocuk için başka bir hikaye yazalım. Hademe okulda işe başlar. Çok dikkatli idareci ve öğretmenler, hademenin çocuklara karşı fazlaca ilgili olduğunu tespit ederler. Hademe işten çıkarılır, çocuğun başına kötü bir şey gelmez.

             Bu, hademe olmak için işe alındıktan sonra işten çıkarılan şahıs, komşunun kızı bir gün sokakta oynarken onu eve çağırır bu kez o çocuğu istismar eder. Çocuk bir süre söylemez fazlaca korkmuştur başına ne geldiğini anlamaz. Ailesi bir süre sonra olayı öğrenir. İstismar edeni döverler, mahalleden kovarlar. Olay yine unutulur.

             Başka mahalleye taşınan adam, parkta oynayan çocuklara yönelir bu kez. Başka bir çocuğu istismar etmek üzereyken bir polis tarafından tespit edilir. Karakola götürülür gözaltına alındıktan bir süre sonra tekrar serbest bırakılır, başka çocukların peşine düşer.

             Başka bir yerde bir akraba gibi eve gidip gelirken, çocuklardan birini gözüne kestirir. Çocuk onu yabancı olarak görmediğinden ne tür bir ilgiye maruz kaldığını anlamadan istismara uğrar. Olay çocuk anlatırsa öğrenilir fakat bu kez de aile içinde kalır. Ya da bilinmez istismar devam eder gider. Ta ki çocuk hamile kalacak çağa gelinceye kadar.

            Yayınlanan bir raporda ortaya çıkan sonuç oldukça dikkat çekicidir. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği'nin ‘2016 Çocuk İstismarı Raporu'na göre, son 10 yılda çocuk istismarı vakaları yüzde 700 arttı. Posta'da yer alan habere göre, raporda yer alan detaylar şöyle:
  • Çocuk tecavüzlerinin yüzde 5'i ortaya çıkıyor yüzde 95'i gizli kalıyor.
  • Son 1 yılda 400 çocuk istismara uğradı.
  • Çocuk istismarı vakaları 10 yılda 300 bini geçti.
  • İstismarcıların yüzde 66'sı akraba, komşu gibi çocuğun tanıdığı kişiler.
  • İstismarcıların yüzde 9'u çocukla aynı evde yaşıyor.

              Bu eğilimin hiçbir zaman düzelmeyeceği, bunun bir tedavisi olmadığı uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu tür kişiler ile ilgili etkin önlemler alınmalı, cezalar artırılmalıdır. Toplumun diğer fertleri tarafından bilinmeli, ilaçla ya da cerrahi yöntemlerle eğilimlerini yok edecek müeyyideler uygulanmalıdır. Bir dönem Adalet Bakanlığı tarafından sunulan bir yasa tasarısında, 39 yıl hapis cezası, zorunlu tıbbi müdahaleye kadar etkin yöntemlerden bahsedilmekteydi. Fakat sonrasında getirilen cezalarda 15 yaş sınırı ve rıza şartı eklendi. Oysa ki çocukları gerçekten korumak istiyorsak cezadan kurtulmaya sebep olacak düzenlemelerden kaçınmalıyız. Küçük yaşta çocukların evlendirilmesinin de önüne geçilecek türden bir yasa yürürlüğe konmalıdır. İstismarcının iyi hali göz önüne alınarak ceza indirimine ise asla gidilmemeli. Kime veya neye göre iyi halinden bahsediyoruz. Zaten bu suçu işleyen şahıslar toplumda, iyi halleri dolayısıyla gizlenebilmekteler.

             Bu tip pedofil olan insanlar toplumda varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlarsa, buradaki en büyük suç, dikkatini iktidarda kalmaya veren yöneticiler yüzündendir. Günü kurtarma derdinde olan, siyasilerin suçudur. Siyasiler derken sadece bugünkü siyasetçilerden bahsetmiyorum. Ülkede gelmiş geçmiş ne kadar parti ağası siyasi figür ve onların koşulsuz destekçileri varsa hepsini kastediyorum. Birbirleri ile atışmak ama fakat sadece iktidarda kalmak isteyen hangi görüşten olursa olsun koltuklarından başka dertleri olmayan tüm siyasetçileri kast ediyorum. Derdim siyaset yapmak da değil. Ben burada bir gerçeği dile getiriyorum.

             Halkın bir kısmının hiç ilgisini çekmiyor. Bir kısmı sadece üzülmekle ya da dedikodusunu yapmakla kalıyor. Nasıl tepki vereceklerini ve bu konuda ilgilileri nasıl harekete geçireceklerini bilmiyorlar. Bazı lokal olaylarda, linç girişiminde bulunmaya çalışma tepkisi dışında -ki anlamsız bir tepki türüdür- daha işlevsel bir davranışta bulunamıyorlar. Halk ne yapabilir? Yöneticileri harekete geçirecek girişimlerde bulunabilirler. Örneğin, şüphelendikleri kişileri adli birimlere bildirebilirler. Çocuk istismarının önlenmesi konusunda ilgili bakanlığa dilekçe yazabilir, bulundukları şehirlerde, iktidarda ve muhalefette olan partilerin bürolarına giderek benzer bir dilekçeyi oraya da bırakabilirler.

             Medyanın gündemi de iktidardaki ile kavga etmek istemediklerinden (her dönemde) sürekli değişir. Haberlerin biri bitip diğeri başladığından, bu haberler unutulur gider. Sorunun çözümü için en ufak bir katkı sunmaz hiçbiri. En zenginlerimiz bilmem kaçıncı sevgilileriyle oynaşırken fotoğrafçılar kare bekler. Tabii kimin umurunda istismara uğramış çocuklar...

             Hatırlarsınız bir köpek kuyuya düşmüştü. Sosyal medya ayağa kalktı. Televizyonda, gazetelerde, internette bu konuda onlarca haber yapıldı. O köpeği kurtarmak için yapılmayan kalmadı. Sonuçta köpek kurtuldu ve hepimiz çok sevindik, başarıyı hep birlikte kutladık. Bu çok güzel bir şeydi. Şöyle olsaydı: Bir köpeğin bir kuyuda mahsur kaldığı ile ilgili haber yapılsaydı fakat çözüm için hiçbir şey yapılmasaydı sonra başka haberlerin içinde kaybolup gitseydi. Biz akıbetini bilmeseydik, yoldan geçenler vah vah deyip gitseydi. O köpek orada ölüp giderdi. Bunları neden anlatıyorum. Ortada bir sorun olduğunda dedikodu yapmanın dışına çıkmaya çalışalım diyorum.

            Benim buna gücüm yetmiyor. Bir sözüyle geniş kitleleri, medyayı, devletin tüm mekanizmalarını harekete geçirecek etkin bir Cumhurbaşkanımız var. Bu konuda hassas olduğuna inandığım muhalefet partilerimiz var. Sivil toplum kuruluşlarımız var. Gazeteler ve televizyonlar, aldıkları reklam gelirleri ile devasa bütçelere sahipler. Ellerinde büyük bir güç var. Vicdanlarını yitirmediğine inandığım din alimlerimiz var. Sosyal medyanın her alanında çok fazla takipçisi olan insanlar var.
       
            Haberler es geçilmesin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işini yapsın. Hiçbir suçun üstü örtülmesin. Bu herkesin üstünü kirletiyor. Temizlenmek için harekete geçilsin. Çocuklar korkmasın, aileler arkalarında büyük bir destek olduğunu bilsinler. Şikayetçi olmak istemeseler bile çocuklar adına devlet, suçludan hesap sorsun. Daha önce herhangi basit bir taciz vak'asına karışmış olan kişiler bile ilgili bakanlık tarafından bir şekilde takip edilsin.

             Bir çocuk size sesleniyor;
         
             Bir kuyuya düşmüştüm. Aylarca çırpındım fakat gerçekten kurtarmaya gelen çıkmadı. Aksine kahkahaları duydum. Sinsi gülüşleri, bozulmuş ağızlardaki çürümüş dilleri gördüm. Yüzler gördüm sahteydiler. Kurtardıkları bir canlıya sevinenler, o gün neredeydiler?

            Ağladım,
            Gözyaşlarımın biriktiği yerden yüzeye çıktım.
            Sevinen bile yoktu üstelik.

            Bir köpek kadar değerim yok muydu?

         

34 yorum:

  1. Yüreğinize, kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Çoçuklara yapılan cinsel saldırılar ve suçlar diyorum ben. Suç ve saldırı demezsek 'istismar' sanki olayın korkunçluğunu hafifletiyor gibi.

    Son 10 yılda 700 misli artışının bir sebebi olmalı. Siyasi bir sebep olmalı bu. Mesela daha bir ay kadar önce Nihat Hatipoğlu isimli kişinin yüzlerce konuk ve televizyonda milyonlarca izleyiciye

    "dayı kızı, amca kızı, teyze kızı hepsi helal"

    demesine millet alkışlıyor ya da ses çıkartmıyorsa zaten o toplum ölsün, gebersin kusura bakmasın kimse. Bir önemli gerçek de sübyancılar özellikle çocukların yoğun yaşadığı kurumlarda iş ararlar. Çdcuk yuvası, Kuran kursu, dini yurt, çocukların spor yaptığı yer vs. Böyle yerlere erkek eleman almamak şartı getirilse vakalar büyük ölçüde azalır. Tabii yöneticiler ne yapıyorlar ki 700 misli artıyor bu soruyu sormak lazım. Niye daha önceki siyasi hükümetler zamanında 700 misli artmadı da özellikle 'dinci' bir iktidar zamanında arttı bu önemli bir soru.

    Emeğinize sağlık....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Suç olarak ifade etmek çok daha doğru dediğin gibi. Ben bunu belli bir döneme ya da herhangi bir siyasi partiye bağlanmasının kolaycılık olacağını konuyu saptıracağını düşünüyorum. Görüşlerine saygı göstermekle birlikte bu tarz yaklaşımların bizi sorunun kaynağından uzaklaştıracağına dair bir endişe duymaktayım. Bunun sorumluluğunu bir kesimin üzerine atmak işin kolay yanı. Ülkedeki insan sayısı kadar sorumluluk söz konusu.
      Ortaya çıkma oranının eskiye nazaran artmasına paralel bir artış olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Yıllar içerisinde verilen cezalarda hiçbir değişiklik olmadığını görüyor, caydırıcı tedbirler almaya bir türlü yaklaşamıyor, her konuda olduğu gibi bu konuda da kavga edip duruyoruz. Kontrol mekanizmaları iyi işletilmeli, cezalar artırılmalı ve en önemlisi bu kişilerin bir başkasına aynı tacizi yapamayacak hale getirilmesi gerekli.

      Sil
    2. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş. Maalesef toplumda kanayan yara bu sorun. Cezalar caydırıcı değil.Çocuklarımızın akıbetinden endişe eder olduk. Konuşuyoruz ama icraat yok.Umarım bu tarz vakaları ortadan kaldıracak çözümler üretilebilir. Herkes de üzerine düşeni yapar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep birlikte bu sorunun üzerine gidebilirsek bir netice alabileceğimizi düşünüyorum. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  4. Lanet yaratiklar ya. Her geçen gun artiyor.

    Taciz eden o mahlukat en fazla 5 sene yatip cikiyor. Eeee cocuk ömrü boyunca unutamaz abi unutamaz yaaa. Bunu hic mi dusunmuyorlae.

    Osmanlı'ya bakarsaniz toplumun ahlakina yönelik suclar en agir sekilde cezalandirilir. Misal hayat kadini o mahallenin ahlakimi bozuyorsa evine kara camur calinir toplumdan dislanir eger sahitler varsa recm edilirdi..

    Tabi bu cocuk istismari gordugum en assagilik sey ya. Lan kufredecem olmuyacak uzatmiyim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle bir çocuğun böyle bir olayı unutması veya normal bir hayat yaşamaya devam etmesi neredeyse imkânsız.
      Konumuz erkek ya da kız olsun çocuklara uygulanan cinsel saldırı. Bu konuda geçmişimizden alacağımız uygun bir ceza örneği var mı acaba? Asıl ben onu merak ediyorum:) Yorum için teşekkürler.

      Sil
    2. Bugün ku yazimda Osmanlı da kültür medeniyet konusu işledim. Yani ince ruhlu yuksek kültüre sahip bir medeniyetin narin tutumu ele aldim. Bu yaziyi okuduktsn sonra inanmak guc olur..

      Sizin tavsiyeniz üzerine kütüphane gidip biraz kitap karistirayim bakalim çıkacak mi merak ettim. Çıkarsa bir yayin yaparim guzel konu olur.. Tesekkur ederim.

      Sil
  5. Lafa gelince delikanlı olanlar. Rabbim ıslah etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sözde değil özde delikanlı olmak... Yorum için teşekkürler.

      Sil
  6. Içimden öyle şeyler yazmak geliyor ki.. Küçük masum nedenlerin ve ruhların kirletilmesine mi söveyim.. bunları yapan insan kılığı giymiş mahluklara mı söveyim..adalet denilen mekanizmaya mı söveyim..valla kimse kusura bakmasın Allah belasını versin yapanında göz yumanın da serbest bırakanın da..bu en kibar şekli içimden geçenlerin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Masum bedenlerin...düzeltirim.

      Sil
    2. Olanları gördükten ve bazı olamayacak olanları düşündükten sonra insanın bazen çileden çıkası geliyor. Umarım yapılabilecekler üzerinde kafa yorup, bize düşeni yapabiliriz. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  7. Bu işin önüne bir tek "hadım etmeyle" geçilebilir.
    Ben idam cezanın bu kadar pompalanmasına da karşıyım. Çünkü geri dönüşü olmayan bir ceza ve haksız yere yıllarca hapis yatan/ yatmak zorunda bırakılan bir sürü örnek varken nasıl güveneceğiz idam kararlarına?

    Bu kanunları çıkartmak için bekleyen yetkililerin beyin kıvrımlarında neler olduğunu düşünmek dahi istemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o da bir çözüm. Bazı ülkelerde uygulanıyor. İdam tüm dünya ülkelerine bakıldığında uygulanabilir türden bir ceza değil fakat müebbet hapis cezası uygulayan ülkeler var.

      Sil
    2. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  8. Maalesef hiçbir cezanın caydırıcılığı yok. O yüzden de suçlular korkmadan suçunu işlemeye devam ediyorlar. Adaletin, maneviyatın, eğitimin olmadığı bu topraklarda maalesef böyle olaylar daha da katlanarak yaşanacaktır. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cezalarda caydırıcılık ve bu suç ile ilgili hassasiyet artmadıkça, devlet kendini koruduğu kadar vatandaşın hakkını koruma peşine düşmedikçe dediğin gibi böyle olaylar katlanarak devam eder. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  9. Yine canımı benden alan bir yazı. Hersyi o kadar güzel ifade etmissin ki daha ne diecegimi bilmiyorum. Beyin ve nefisleri esir alan bu iğrenlik üzerinde hiç kimsenin birseyler yapmaması da ayrı bir nahoşluk. Özellikle yetkililerin. Ben idamdan yanayim. Ne yani benim cocugum o adamdan dahami degersiz. Gebersin gitsin bence. Bu sayede sıradaki diger cocuklarin istismarıda önlenmis olur belki. Hadım konusu bana caydirici gelmiyor. cünkü sadece beden tatmini icin degil ruh nefis tatmini icinde bu pislikligi yapıyorlar. neyse Eline saglik canm benim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İskandinav ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre hadım işlemi, çocuklara karşı cinsel suçları yüzde 40 oranında azaltıyormuş. Belki tamamen yok edilemeyebiliyor fakat caydırıcılığı artırıyor. Kimyasal hadım kişiyi ergenlik öncesi dönemdeki hormonal düzeye indiriyor fakat belli bir süre etkiliyor. Bu nedenle yıllarca takip ve kimyasal müdahalenin takibi gerekli. Cerrahi hadım ömür boyu etkili ve bazı ülkelerde hem cerrahi hem de kimyasal hadım kişinin rızası aranmaksızın gerçekleştiriliyor.
      Sibelynka'ya yaptığım yorumda olduğu gibi idam uygulanabilirliği düşük olan bir talep maalesef. Bu kişilere zorunlu kimyasal ve cerrahi müdahale uygulandığında, ömür boyu takip edildiğinde pedofille etkin bir mücadele gerçekleştirilmiş olacak. Umarım o günleri de görürüz. Yorum için teşekkürler.

      Sil
    2. Özellikle suçu kanıtlanmış olanlara bile ceza uygulanmaması acaba ne kadar adaleti sagliyoruz düsüncesini uyandırıyor. Eğer bu hadımlar gercekten etkili olacaksa denemek lazım. Ancak ben yine de evladıma Allah korusun böyle bir zarar verenin eksik uzuvla bile olsa yasamasini istemem. Ben tesekkr ederim asil konu icin. Asiri hassasim bu konuda ve unarim tez zamanda güzel bir sonuca ulasabiliriz. İyi geceler

      Sil
    3. Senin bu konudaki hassasiyetini biliyorum ve seni çok iyi anlıyorum canım. Keşke adalet mekanizması mükemmel işleyebilse. Bu konu ne kadar gündemde tutulursa ve ne kadar çok kişi tarafından etkin bir mücadele gerçekleştirilirse devlet mekanizması da o kadar hızlı harekete geçecektir diye düşünüyorum. Sana da iyi geceler.

      Sil
  10. Blogunuza google+ tesadüfen rastladım. Ilk okuduğum yazınız bu oldu ve iyi ki denk gelmişim dedim. Dünyada aslında bizden çok var biliyorum ama hep geride duruyoruz. Dediğiniz gibi ne yapmamız gerektiğini bilmeli ve de yapmalıyız, seyirci kalmamalıyız.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki geldiniz. Hoş geldiniz. Damla etkisi olsa da pes etmemek önemlisi.Yorum için teşekkürler.

      Sil
  11. bizim ülkenin düzelme umudu hiç yok daha uzun yıllar.

    YanıtlaSil
  12. Bu konu gercekten ülkenin kanayan yarasi ve yapilan bir sey de yok. Çok güzel bir yazi iyi ki yazmissin daha çok dikkat cekmeliyiz bu konuya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar çok dile getirilirse ve bu sorunun çözümüne yönelik talepler ne kadar artarsa ilgili kurumlar da o kadar hızlı bir şekilde harekete geçer diye düşünüyorum. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  13. silenced adlı güney kore filmini izleseneee.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En yakin zamanda izlemek isterim. Onerin icin cok teşekkurler :)

      Sil